22 Haziran 2006

YAYINIMIZA BİR SÜRELİĞİNE ARA VERDİK SAYIN SEYİRCİLER !...

blog layouts

DENİZ....

KUM.....

BOL BOL GÜNEŞ.....

1 hafta yokum arkadaşlar :))

Bronz bir tenle!... döndüğüm zaman görüşürüüüüüüüüüüüz!!.....

20 Haziran 2006

ASLINI BULAMAYINCA YAPTIĞIM SOSYETE MANTISI :)


Annem ne zaman bize gelse mutlaka mantı yaptırıyoruz kadıncağıza. Hatta Bartu daha gelmeden telefonda pazarlığını yapıyor :)
Bugün canım çok mantı istedi ama hamur açmaya da üşendim doğrusu. En kolayı hazır yufka ile yapılan SOSYETE MANTISI olduğu için bunu yapmaya karar verdim.
16 adet yapmak için (aslında 4 kişi yiyecek ama aç gözlü olunca elim aza gitmiyor!!...)
4 adet yufka
1/2 kg. kıyma
1 adet orta boy soğan
3-4 adet domates
3-4 adet yeşil biber
2 yumurta
6-7 çorba kaşığı yoğurt
6-7 çorba kaşığı zeytinyağı
-Soğan rendelenir, domateslerin kabukları soyularak ufak ufak doğranır, biberler doğranır ve kıyma ile karıştırılır. Biraz sulu olması için içine bir miktar su koyabilirsiniz.
-Yufkalar dörde bölünür, geniş kısmına kıymalı harcın bir kısmı konur ve kenarları içe kıvrılmadan üçgenin ucuna doğru kıvrılır. Sonra da kendi etrafında sarılarak yuvarlak yapılır ve yana yana tepsiye dizilir. Aralarında boşluk kalmaması önemli!!...
- Yumurta, yoğurt ve zeytinyağı ile hazırlanan sıvı harç (içine biraz da su ekleyebilirsiniz) tüm yufkaların üstüne dökülür ve 1/2 saat bekletilir.
- Sonra da fırında güzzelce pişirilir!!...
- Tabaklara koyuduğunuzda üzerine sarmısaklı yoğurt ve salçalı sos dökerek harika bir lezzet yaratırsınız :))
Afiyet olsun ....

12 Haziran 2006

YAZ İÇİN İDEAL BİR MAKARNA SALATASI...



Açılış gecesine ait bir yemek daha....

Malzemeler:

1/2 paket burgu makarna

2 adet kırmızı dolmalık biber

2 adet sarı dolmalık biber

Ufalanmış beyaz peynir

Fesleğen

Ceviz

Yapılışı:

Önce biberleri közleyip, kabuklarını soyuyorsunuz. Sonra ince ince doğruyorsunuz. Haşladığınız makarnaların içine biberleri, peyniri ve cevizi karıştırıp tuzunu ve yağını ekliyorsunuz. Fesleğen yapraklarını da ekleyip afiyetle yiyiyorsunuz :)

DÜNYA KUPASI....BAHARATLI KURUYEMİŞ



Eveeeet.... Sizleri bilmem ama 1 ay boyunca biz futbolla yatıp futbolla kalkacağız !!!.... Evin 2 erkeği de futbol düşkünü olunca başka bir alternatif kalmıyor bana. 2002 Dünya Kupası güzeldi. Eeeee ne de olsa Türkiye'de katılıyordu :) Bizim oynadığımız maçları kaçırmadığım gibi üçüncülük kutlamaları için Taksim'e bile gitmiştik. Bartu o zaman İngiltere takımından Owen'ın hayranıydı, saçlarını kestirdiğimizde kendisini ona benzetip dururdu :)

Neyse, bu maçlar açıkcası hiç ilgimi çekmiyor. Ama biz Cuma günü evimizde de bir Dünya Kupası açılışı yaptık!!...

Önce açılış gösterileri izlendi, sonra eşimin çocukluk arkadaşı Levent'in de gelmesiyle maç heyecanı başladı. Ben de atmosfere uygun yiyecekler hazırlayarak ortama ayak uydurmaya çalıştım:)

Yukarıda resmini gördüğünüz BAHARATLI KURUYEMİŞ'i de ilk defa denedim ama en çok bu beğenildi. Özellikle fırından çıkardıktan sonra ılık ılık hali inanılmaz lezzetliydi....

Nasıl mı yaptım?!...

500 gr. kuruyemiş (ben cashew ve fıstık kullandım) , kavrulmamış olmalı...

1/2 tatlı kaşığı kimyon

1/2 tatlı kaşığı kişniş

1/2 tatlı kaşığı toz sarmısak

1/4 tatlı kaşığı kırmızı biber

1/4 tatlı kaşığı zencefil

1/4 tatlı kaşığı tarçın

2 çorba kaşığı zeytinyağı

Bir tavaya zeytinyağını ısıstıp, kuruyemiş hariç tüm malzemeleri koyarak 2 dk. karıştırıyorsunuz. Sonra ocaktan alıp kuruyemişleri iyice karıştırıyorsunuz. 200 dereceye ısıttığınız fırında 15 dakika pişirip, çıkarınca da üstüne tuz serpiyorsunuz. Ancak fırında tüm kuruyemişlerin iyice kızarması için arasıra karıştırmayı ihmal etmeyin.

Afiyet olsun
blog Layouts


08 Haziran 2006

MUHTEŞEM BİR KAHVALTI SOFRASI VE FASULYE DİBLE !!...




Bu yemeği annemler Samsun'a taşındıktan sonra öğrendim. Aslında sadece fasulye ile değil birçok sebze ile yapıyorlar.
PEYNİR GEMİSİ'nden Sevgili Elvan pırasalı ve karalahanalısını yazmıştı, ben de fasulyelisini yazayım dedim.

Taze fasulyeleri ayıklayıp büyüklüklerine göre 2 ya da 3 parçaya kesiyorsunuz. Yemeklik doğradığınız soğanları zeytinyağında kavurup içine fasulyeleri ekleyip kavurmaya devam ediyorsunuz. Sonra 2-3 rendelenmiş domatesi ilave edip tuz, karabiberle hafif pişiriyorsunuz (fasulyeler ne çok yumuşak ne de sert olmalı, çünkü pilavımızla da pişecek!!...).

Ben yazın bu şekilde hazırlayıp, birer ölçü torbalayıp derin dondurucuya kaldırıyorum. Sonra kışın canımız istediğinde dondurucudan çıkarıp, aynı ölçü pirinç ile birlikte aynı pilav yapar gibi pişiriyorum (fasulye ile pirincin ölçülerini aynı kullanıyorum ama isterseniz fasulyenin miktarını arttırabilirsiniz).

Bir de eğer daha önceden pişirdiğiniz sade pilavınız varsa fasulyeleri iyice pişirdikten sonra her ikisini birleştirebilirsiniz de...

Aaaaa... bir şey unuttum. Bu yemek bol karabiberle çok lezzetli oluyor aslında. Ben Bartu çok sevmediği için fazla koyamadım :(

Şimdi gelelim sevgili arkadaşım Dilek'in bizim için hazırladığı harika kahvaltı sofrasına....


Çok keyifle ve zevkle hazırlanmış bu sofrada ki ufak detayları sizlerle paylaşmak istedim!!..

Laleli şekerlikteki bademler ve kahve fincanları hediye olarak gelmişti ama ben onlarında resmini eklemeden duramadım. Ne güzel görünüyorlar değil mi?...

02 Haziran 2006

BARCELONA.... SON BÖLÜM!!!....

Barcelona denince ilk akla GAUDİ geliyor elbette!!... Adamın yaptıklarına bakmaya doyamıyor insan....
Mesela yukarıda 3 resmi görülen "Casa Mila - La Pedrera"....
Bu bina 1906 ve 1910 yılları arasında Gaudi tarafından yapılmış. Gaudi'nin Sagrada Familia'ya adamadan önceki son çalışmasıymış. Katalan dilinde La Pedrara, taş ocağı demekmiş. Sekiz katlı bu apartman köşedeki iki yuvarlak avlunun etrafında tasarlanmış. Bodrum katında şehrin ilk yeraltı otoparkı yapılmış. Binanın dış cephesinde akdenizin dalgalarını anlatmış Gaudi. Balkon demirlerini tasarlayan Josep Maria Jujol ise dalgalara benzeyen beyaz taş duvarların arasındaki yosunları anlatmış. Bu arada binanın hiçbir yerinde düz duvar yok biliyormusunuz?!!...


SAGRADA FAMİLİA....

Gaudi'nin insanın gözünü alamadığı bir başka eseri...
Avrupa'nın en sıradışı kilisesi olan TEMPLE EXPİATORİ DE LA SAGRADA FAMİLİA kendine has özellikleri ile şehrin simgelerinden biri olmuş. Bu kilisenin hikayesi de çok ilginç.
Bölgede yapılması planlanan Neo Gotik kilisenin inşasına başlandıktan bir yıl sonra, 1883'te görevi devralan Gaudi doğaçlama bir şekilde her şeyi değiştirmeye başlamış; hayatının işi haline gelen eser için 16 yıl boyunca bir münzevi gibi inşaat alanında yaşamış.
Kilisenin kriptasına gömülen Gaudi öldüğünde sadece İsa'nın Doğumu cephesindeki tek bir kuleyi tamamlayabilmiş!!...
Yetkililer, bugün inşaatı halen devam eden kilisenin bitmiş halini 20 sene sonra görebileceğimizi belirttiler.

Aslında anlatacak o kadar çok şey var ki....
Resimleri beğenen arkadaşlar, mutlaka gidin görün derim sizlere!!...


Aaaaa.... oralara gidip PAELLA yemeden olmaz tabii... Biz de yedik elbette. Sırayla her türlüsünü denedik.

Son bir resim de La Rambla'daki bir pastaneden. Dükkanın dışı o kadar güzeldi ki resmini çekmeden duramadım!!...

Eveeeet....

Barcelona olayını bitirdim artık. Bu haftasonum çok yoğun geçecek. 2 düğün, 1 toplantı var katılmamız gereken. Bu arada tarifler de birikti elimde, hafta başı söz sıra bunlara gelecek :)