26 Nisan 2006

BİZİ NELER BEKLİYOR?...

Son günlerde canım ne haber dinlemek ne de gazete okumak istiyor.
Geleceğimizin nereye gittiğini bir türlü kestiremiyorum!
Son yaşananlara bir baksanıza;
1- 21 yaşında bir ÇOCUĞUN 23.Nisan Çocuk Bayramında Meclis Başkanı'nın koltuğuna oturması...
2- Bu 21 yaşındaki ÇOCUĞUN vermeye çalıştığı mesajlar...
3- Sayın Bülent Arınç'ın kendisine Cumhurbaşkanlığı yolunu açmak için yaptığı konuşma...
4- Daha sonra Sayın Başbakanımızın "...egemenlik duvarda değil milletin kendisinde olacaktır." dediği konuşma...
5- Çarşaf giydirilmiş kız çocuklarının 23.Nisan'da yaptıkları yürüyüş...
6- İstanbul Üniversitesi'nde zorla başları kapattırılan kız öğrenciler...
............
Sanırım artık bişeyler yapmamız lazım ama NASIL?!....

25 Nisan 2006

ASLINDA BUNLARI YAZACAKTIM!!...

Evet, aslında başka şeyler yazacaktım geçen hafta ama, aniden ortaya çıkan tesisat sorunumuz nedeniyle fırsatım olmadı :(

Son yazımda bahsetmiştim, geçen hafta Pazartesi günü sabah erkenden
İpek'in de katıldığı KERMES'e gitmiştim bir arkadaşımla.

Birbirinden güzel ürünlerin arasında dolaşırken burnumuza gelen kahve kokusuna dayanamayarak kendimizi bahçede kahve standının önünde bulduk. Gerçekten, ne muhteşem kokudur şu kahve kokusu yahu!!... İnsanı kendinden alıyor...

Neyse, kermes gezimizi bitirdikten sonra arkadaşımla Nişantaşı'na doğru yürümeye başlayıp, Kırıntı'ya geldiğimizde acıktığımızı fark edip, biraz mola verdik.

Hava da harikaydı, yemekler de....

Başkaaa....

Aaaaa.... ben size çiçeklerimin resmini göstermeyi unuttum!!...


Geçen sene yaz sonu Almanya'dan bir sürü lale ve fulya soğanı alıp kışın ekmiştim.

Nereden bilebilirdim ki İstanbul'un dört bir yanının lale ile dolup taşacağını!!...

Her neyse benimkiler de terasımda açmaya başladılar. İnanılmaz mutlu oldum.

Eeeee... hayatımda ilk defa ektiğim bir bitki çiçek verdi de...

20 Nisan 2006

NELER OLDU NELER?!!...


Sormayın başımıza neler geldi!!...

Efendim biz evimize bundan 6 sene önce taşındık, ilk oturan da biziz. Satın aldığımızda sadece mutfak dolapları ve merdiven trabzanını yaptırıp hemen yerleşmiştik.

Amma.... su tesisatımızı da kontrol etmemiz gerekiyormuş meğerse :(

Salı gününden beri evimin bilimum duvar ve zemini kırılmış, oradan buradan borular çıkmış durumda...

Durumumuzu şöyle de açıklayabilirim;

* tuvaleti ancak sabah ve akşam kullanabiliyoruz,

* tek kullanabilir durumdaki lavabomuz mutfakta, onun da kullanım saatleri sabah ve akşam!!..

* Essporto'ya hiç bu kadar sık gitmemiştik herhalde, ma'aile orada yıkanıyoruz artık!!...

Neyse, sanırım Cumartesi itibarıyla ustaları gönderebilmiş ve normal koşullarımıza dönmüş olabileceğiz!!...

Eveeet, şimdi gelelim sevgili İpek'in katıldığı KERMES'e...

Pazartesi sabahı erkenden kermese gittim arkadaşlar. İpek'i de hiç zorlanmadan buldum, biliyormusunuz?!!...

Tam da tahmin ettiğim gibi sıcacık bir gülümsemesi var çünkü :)

Bu arada yeni yaptığı ciciler de bir harika!!..

Kahve sözünü unutmadım İpek'cim!!....

18 Nisan 2006

BAKIN ARAMIZA KİM KATILDI ?!...

Aileye bir blog sahibi yeterli gelmeyince ikincisi de hemen ekleniverdi sevgili arkadaşlarım!!...

Benim canım kuzenim, harika aşçı Serap'ım "BİR TATLI SERAP" ile taaaa Almanya'dan aramıza katılıverdi.

Kendisi de yazmış ya, sadece yemek kitabı 85 tane olan birisinden harika tarifler alırız artık, ne dersiniz?!....

17 Nisan 2006

YÖRESEL YEMEKLER

SAMSUN'DAN MISIR EKMEĞİ


Ne yazık ki malzemeler göz kararı :(

Bu tarifi bana Samsun'daki bir balıkçı vermişti ve demişti ki tüm malzemeleri karıştıracaksın ve kıvamının, un helvası gibi olmasına dikkat edeceksin!!...

Gelelim malzemelere;

mısır unu, zeytinyağı, sıcak su ve tuz...

Bunlar karıştırılıp, zeytinyağı ile yağlanmış tavaya ince bir tabaka halinde yayılır ve hafif ateşte her iki tarafı da pişirilir. İkram etmeden önce sıcakken üzerine tereyağ parçaları konur.

GÜNEYDOĞU ANADOLU MUTFAĞINDAN PASTIRMALI HUMUS:


1 bardak haşlanmış, kabukları soyulmuş nohut

2 diş ezilmiş sarmısak

1/2 limon suyu

4 çorba kaşığı tahin

Zeytinyağı ve tuz

Nohutları püre haline getirdikten sonra içine diğer malzemeleri de ekleyip yumuşak bir kıvam elde ediyoruz. Başka bir yerde kızarttığımız pastırmaları humusun üzerine yerleştirerek afiyetle yiyiyoruz :)

12 Nisan 2006

FIRINDA SEBZELİ SOMON

Biliyormusunuz IKEA'da balık da satıyorlar!!...
Bisküvisini, marmelatını ve de çikolatasını biliyordum ama somon sattıklarını yeni gördüm. Canım da çok balık istiyordu , hemen aldım.
Nasıl yaptığıma gelince....
Önce somonları hardal (ben hep Dijon kullanıyorum) , soya sosu ve hardal tohumu ile bir güzel karıştırıp, marine olması için 1-2 saat beklettim.
Sonra, tavaya biraz zeytinyağı koyup 3-4 parçaya ayırdığım 4 diş sarmısağı hafif kavurdum. Üstüne yemeklik doğranmış 1 büyük soğanı ekleyip, şefaflaşıncaya kadar kavurdum.
Bu arada 3 kırmızı biber 3 çarliston biberi küp küp doğrayıp, bunu da tavaya ekledim. Tuzunu ve karabiberini de ilave edip altını kapatmadan 1 demet ince kesilmiş dereotunu da karıştırdım.
Borcamı hafif yağlayıp, somonları yerleştirdim. Üstüne de sebzeli karışımımı paylaştırdım.
Önceden ısıttığım fırında yaklaşık 45 dk.pişirdim.
Hem hafif, hem de çok lezzetli oldu...
Haa... fırından çıkarttıktan sonra ısıya dayanıklı küçük bir kabın içine biraz su biraz da limon kolonyası koyup fırının içine yerleştirdim. Fanı 15 dk. çalıştırarak bütün balık kokusunun fırının içinden çıkmasını sağlamayı da unutmadım :))

11 Nisan 2006

SOBELEMECE!!...

Aslında epey oldu sevgili ASLIBERRY beni sobeleyeli ama anca yazabiliyorum...

Bartu'nun kitapları;
Öncelikle şu anda elindeki kitaplar hep ders kitapları elbette... Okul zamanı kitap okumak yerine dergi okumayı tercih ediyor, National Geographic Kids ilk tercihi...
Bunun dışında Sizinkiler'in serisini elinden bırakmıyor.
Bizimki bir de tarih kitaplarına bayılıyor. 3 sene önce yaptığımız Mısır gezisinin etkileri halen devam etmekte. Mısır tarihini, firavunları, tanrılarını inanın benden iyi biliyor.
Kitap okuma işini yazın daha rahat yapıyor. Tercihi ise Harry Potter etkisiyle hep bu tarz kitaplar oluyor. Spiderwick Günceleri, Küçük Cadı Şeroks, Disney'in Detektif Mickey serisi ve klasik çocuk kitapları...
Yaz tatillerinde yaklaşık 11-12 kitap bitiriyor :)
Birlikte oynadığımız oyunlar ?!?!.......
Ne desem ki?...
Benimle değil ama (bu konuda hiç becerikli değilimdir!) babasıyla basket ve futbol oynamaya bayılıyor...
Lisanslı yüzücü olmasına rağmen basket onun daha çok ilgisini çekti ve bu seneden itibaren yüzmeyi bırakıp baskete başladı kendisi.
Bartu anasınıfındayken, spor öğretmeni 3.sınıfa kadar yüzme üzerinde durmamızı, çünkü yüzme sporunun tüm kasları çalıştırdığını belirtmişti. 3.sınıftan sonra istediği spor dalını seçebilir demişti. Biz de hem onun yönlendirmesiyle hem de yaz tatillerinde bizim rahat edebilmemiz için hemen uygulamaya geçtik. Başlarda huzursuzdu, çünkü Bartu yıkanırken bile yüzüne su geldiği zaman hemen kurulanmasını isteyen bir çocuktu!!... Aksi takdirde gözünü kesinlikle açamıyordu. Düşünün, biz de onu yüzme derslerine götürüyoruz!!.. Neyse hem öğretmenlerinin hemde bizim çabalarımızla bu huyundan vazgeçti ve kurbağalamada yüzme takımına bile girdi. Ama dediğim gibi yüzme onu çok mutlu etmediği için bu sene baskete başladık (yüzme hocasının tüm muhalefetine rağmen!!..). Şimdi o mutlu ben mutlu. Yazın artık denizde , havuzda onu takip etmek zorunda değilim, gayet güzel yüzüyor çünkü. O da arkadaşlarına nasıl iyi yüzdüğünü gösteremiyordu ama artık nasıl iyi basket oynadığını gösterebiliyor :))
Aslı'nın bahsettiği gibi ilk başlarda aman ne güzel kendi kendine 10 dk. oynadı dediğimiz zamanlar , bir bakıyorsunuzu uçuuuuuuup gitmiş. Yerine "oğlum gelsene yanımıza, beraber oturalım" dediğimiz zamanlar gelmiş...
Çok onaylamasam da mecburen alınan Game Boy, Play Station ve PSP gibi oyunlar onun tercih ettiği oyunlar oluyor.
Bizim evimizde şöyle bir uygulama var;
bir kere odasında bilgisayar bulundurmuyoruz, laptoplarımızı da ancak ödev ve araştırma için kullanmasına izin veriyoruz. Play Station ile ancak uzun tatillerde (Şubat ve yaz tatillerinde) oynayabiliyor. Game Boy ve PSP ise hafta sonları dersler bittikten sonra...
Yani, oğlumu teknoloji bağımlısı yapmamaya çalışıyorum ama çevresel faktörlerden dolayı da ancak bu kadar sınırlandırabiliyorum.
Televizyona gelince.... Digitürk'deki çizgi film kanalları biz de şifreli!!...
Bundan 3 sene önce falan, Bartu bu kanalları sürekli izlerken bir baktık ki konuşma şekli, kullandığı kelimeler (çizgi filmler ingilizceden çevrildiği için bizim hiç kullanmadığımız bir kelime dağarcığı oluşmuştu, "hey dostum" , "lanet olsun" gibi...) ve de hareketleri değişmeye başladı, biz de çareyi bu kanalları şifrelemekte bulduk. Başlarda epey itiraz etti ama artık hiç sorun çıkarmıyor. Arada bir bonus olarak izin vermiyor da değiliz ama bizim onayladığımız çizgi filmlere tabii.
Öyle dizilere falan da düşken değil ama belgesel kanalları ve de FB TV en çok seyrettiği kanallar. Eeeee, bunlara da pek sesimizi çıkartmıyoruz artık.

Bunu dışında , mümkün olduğu kadar sokağa çıkmasına izin veriyoruz. Oturduğumuz site nedeniyle parkta oynayabiliyor. Özellikle yazın neredeyse tüm öğlenden sonrası parkta geçiyor. Bisiklete ise anneanne yada babannesinin yazlıklarında binebiliyor.

Enerjisini oynayarak sokakta çıkarmasını sağlamaya çalışıyoruz. Artık havalar ısınmaya başladığı için haftasonları da sokak keyfi yapabilecek:)

Aaaaa birşey yazmayı unuttum, evet artık yatarken ona kitap okumuyorum ama sevgili anneannemizin alıştırdığı bir sırt kaşıma olayımız var ki... dakikalarca sürüyor!!... Sanırım bunu bırakmaya hiç niyeti yok :((

Bu arada Banu artık yazmayacakmış, çok üzüldüm :( 2 gündür belki vazgeçmiştir diye sayfasına girip duruyorum ... ama yok!!...

04 Nisan 2006

Tam Buğday Unu'nu ilk defa denedim!!!...


Hem gazetelerde okuduğum hem de bloglar arasında sıkça bahsedilen Arzu Aygen-Ülfet Aygen'in "Beyaz Unsuz Şekersiz Hamur İşleri" kitabını nihayet alabildim.

Alır almaz da roman okur gibi okumaya başladım...

Ne yalan söyleyeyim tam buğday ununun ne menem bişey olduğunu ilk kez onlardan öğrendim!!...

Veee.... Cumartesi öğlen için hemen yukarıda gördüğünüz pidecikleri yaptım. Hayatımda ilk defa pide yaptım biliyormusunuz? Derin dondurucumda 3 paket karadeniz pidesi (annem Samsun'dan göndermişti!!) olmasına rağmen yazdıkları tarifi denemeden duramadım.

Tam buğday unu ile birlikte Deniz Tuzu'nu da ilk defa denedim...

Kıymanın içine akıllılık edip azar azar koymuşum yoksa tuzundan yiyemiyecektik neredeyse!!.. O yüzden eğer ilk kez kullancaksanız aman dikkat diyorum....

Bunun gibi çok hoş tarifler var kitapta, almanızı şiddetle tavsiye ederim...

03 Nisan 2006

KEKİKLİ BİBERLİ FIRIN HAMSİ



Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim, anne tarafım Boşnak benim... Bosna Hersek'den göç ettikten sonra Ayvalık'a yerleşmişler. Bir süre sonra da Ankara'ya gelmişler, ama dede tarafım hala Ayvalık'ta yaşıyor. Yani hem Ege hem de İç Anadolu mutfağı alıştığım tadlar arasında.

Babam ise Malatyalı... Halalarım ve annemin becerikli elleri sayesinde Malatya mutfağının lezzetleri de evimizde pişirilir....

Babam asker olduğu için yurt içinde ve yurt dışında değişik yerlerde yaşadık. Mutfağa meraklı annem sayesinde de hep damak tadımıza uygun lezzetleri keşfettik.

Annemler son 16 yıldır Samsun'da yaşıyor (babam üniversitede öğretim görevlisi), hani oralı oldular neredeyse... Hal böyle olunca Karadeniz mutfağını keşfetmek de farz oldu tabii!!...

Yani anlayacağınız bizim mutfağımızda her türlü yemek pişer ve zevkle de yenir.

Bu kadar yer gezmek ve yaşamak mutfak kültürü dışında farklı avantajlar da sağlamıyor değil hani. Mesela eve gelen her usta ile bir şekilde hemşehri çıkabiliyoruz :))

Neyse , laf nerden nereye geldi...

Ben size 4-5 sene önce Samsun'daki balıkçılardan öğrendiğim bir tarifi anlatmak istiyordum.

Kekik ve balık!!...

Size de garip gelebilir. Sonuçta kekik, etle birlikte kullanmaya alıştığımız bir baharat ama hamsiyle beraber de muhteşem bir ikili oluyorlar.

Tarif çok basit;

hamsiler ayıklanır ve yıkanır, sonra zeytinyağı ile beraber tuz, kekik ve kırmızı pul biberle harmanlanarak fırın tepsisine düzgün bir şekilde yayılır ve fırında altı üstü bir güzel pişirilir.

Gerçi bu sene palamutlar yüzünden hamsiyi çok yiyemedik ama, bu basit ve lezzetli tarifi balıkseverlere mutlaka öneririm :))