13 Kasım 2006

TATİL DÖNÜŞÜ....

Bayram tatili biteli epey oldu ama ben anca sizlere yazabiliyorum... Ama bir eksikle!!...
Tatil fotoğraflarım yok!!!...
Evet arkadaşlar, ne yazık ki bu Berlin seyahatimde fotoğraf makinemi unuttum:(
İmdadıma kuzenim SERAP'ın fotoğraf makinası yetişti ama çektiğim resimleri mailla göndermek uzun olunca Serap'da CD'ye çekmiş ve postayla göndermiş.
Biz de bekliyoruz...
Artık ne zaman elime geçerse sizlerle paylaşacağım...

Ama öncesinde her Berlin seyahatimde uğramadan duramadığım
BAHLSEN fabrika satış mağazasından aldıklarımı sizlere gösterebilirim.

Bunlar aldıklarımın birkaçı!!...

Satış mağazasının bulunduğu sokağa girdiğiniz anda muhteşem bir koku yayılıyor etrafa. Bir de bunun üstüne kahve kokusunu düşünün!!... Evet Bahlsen fabrikasının hemen yakınında bir de kahve fabrikası var!!... Daha mağazaya girmeden kendini kaybediyor insan... Tabii bir de fiyatların burada satılan Bahlsen ürünlerinin 1/4'ü kadar olduğunu söylersem...

Sonra bir de bunlar var...

Üstteki yenilebilir kağıtmış arkadaşlar!!...

Serap gösterdi, alltaki harfli süslerle beraber hemen aldım :)

En kısa zamanda bir deneyip sizlerle paylaşacağım...

Sonra bir de bu alet var...

Merak ettiniz di mi?...

Bu bir ETİKET YAZMA aleti arkadaşlar...

Benim gibi baharat canavarıysanız ve de kavanozlarda şekilsiz olan etiketlerden hoşlanmıyorsanız bu alet tam size göre...

Böyle bir aleti bulduğum için accaip sevindim!!...

İlk fırsatta tüm kavonazları elden geçireceğim :)

Bu arada tatilden resimler olmadan döndüm ama onun yerine bir misafir getirdim oralardan. Serap'ın büyük kızı bizim orada olduğumuz günlerde sürekli Hukuk Fakültesi bitirme sınavlarına girip durdu. Kızcağız 2 haftada tam 45 saat sınava girip epey yorulduğu için annesi ve babası sürpriz yapıp onu bizimle 1 haftalığına İstanbul'a gönderdiler :))

Gezmeyi ve ALIŞVERİŞ yapmayı çok seven bir çift hatun olarak tahmin edebileceğiniz gibi İstanbul kazan biz kepçe dolaştık durduk.

Hatta Almanya'dan başka bir arkadaşımızın da İstanbul'da olmasını fırsat bilip onlara İstanbul'un iki farklı yüzünü görebilecekleri bir gezi bile yaptırdım!...

Sabah önce Eminönü ve Mısır Çarşısı ile başlayan turumuz Kapalıçarşı ile devam etti. Kapalıçarşı içinde epey dolaştıktan sonra Divan Cafe'de kahve içtik.

Sonraki durağımız Nişantaşı'ydı....

Arjantin'li olan arkadaşımız gözlerine inanamadı. Havanın güzel olmasıyla bütün o sosyetik hatunlar sokaklara doluşmuş!!.... Beymen'de oturduğumuz süre boyunca nereye bakacaklarını şaşırdılar...

Sabahtan türbanlı ve (ne yazık ki) çarşaflıları görüp, öğlenden sonra dergilerden fırlamış hatunları görmek Arjantin'li arkadaşımızı epey bir şaşırttı!!...

Bayram sonrası 1 hafta da böyle geçti ve geldi oğlumun Yunanistan gesizi. Oğlumun gittiği okul yaklaşık 5-6 senedir her sene 5.sınıf öğrencilerini 10.Kasım tarihinde Selanik'e götürüyor. Bu sene de bizim sıramız geldi. Daha önce de defalarca okul gezisine çıkmış olmasına rağmen ilk defa bizden ayrı yurtdışına çıkıyor olması ve de bizim görmediğimiz bir yere gidiyor olması nedeniyle epey heyecanlıydı.

Şanslarına orada oldukları 4 gün boyunca hava çok güzeldi. Önce Edirne'yi gezip ardından Kavala'ya geçtiler. Geceyi orada geçirdikten sonra Selanik'e gelip 10.Kasım'da ATA'mızın evinin bahçesinde harika bir konser verdiler (ben orada değildim ama okuldaki provalarını gözlerim dolu dolu dinledim!!...). Sevgili öğretmenimiz de çocuklarımızın konserinden sonra bizlere çok güzel bir mesaj gönderdi ve "...çocuklarımız çok güzel bir konser verdi. Biz çok gururlandık, sizler de çocuklarınızla gurur duyun" dedi.

Cumartesi günü Gümülcine ve Dedeağaç'ı gezerek geri geldiler. Tabii ki hepsi çok yorgundu ama çok da eğlenmişlerdi.



Yukarıdaki çörekleri de oğlum getirdi. Sanırım CRYSTAL bahsetmişti bu çöreklerden... Muhteşem bir lezzet, harika bir tad... Yemeye doyamıyoruz!!...

Yunanistan'da yaşayan blogger arkadaşlar... Sevgili EVCİLKEDİ den Tülin, sevgili KOMŞUDA PİŞER BİZE DE DÜŞER'den Papatya... bunun tarifini biliyorsanız bizimle paylaşın olur mu?

Bu yazıyı yazarken bir taraftan kahvemi içiyor bir taraftan da çöreklerimi yiyiyorum :)

Eveeet....

Bu da son keşfim...

Akşamları mutlaka içiyorum...

İçinde neler yok ki;

Mate yaprağı (?), rooibos,nane, adaçayı yaprağı, ginseng kökü, kakule meyvesi, zencefil kökü, tarçın kabuğu, kişniş meyvesi, limon mersini,karanfil çiçek goncası...

Tam kış akşamlarına göre anlayacağınız...

Epey uzun bir yazı oldu, şimdilik bu kadar!!...

24 yorum:

Aslı Cin dedi ki...

Keyifle okudum Damla, bakalım bu yeni malzemelerle ne yapacaksın?

Adsız dedi ki...

Hakikaten daha ne olsun yani? İnsaffff.... Bu arada şu etiket aletini çok beğendim, en kısa zamanda kavanozlarımın listesini alıp sendeyim arkadaşım...
Çiğdem

DAMLA dedi ki...

Aslıcım,
her gidişimde Berlin'in değişik yerlerini keşfediyorum. Orası sanki Almanya gibi değil, son derece hareketli bir yer!!... Bu aldıklarımı da bir güzel yiyeceğim :))

DAMLA dedi ki...

Çiğdem'cim,
bekliyorum canım :)

Adsız dedi ki...

Eveeet,Damla'm geri döndü.Nihayet..
Ama bir dönme ki...... Maasallah.Döktürmüssün.
Yazini hem okudum,hem o günleri tekrar hatirladim.Bilhassa Dilara yi anlatman beni duygulandirdi.
Biliyormusun Bartu'nun getirdigi kurabiyeleri bende cok severim.Anna Teyzede her gelisinde bana ve Sevtap'a bir iki kutu getirir.Bu senede getirdi.Ben sana bunlardan niye ikram etmedimki acaba??????unutmusum..Hah.ha.ha.Bana kaldilar..
Ayrica yunanlar bunlara "Kurabiyes" diyarlar biliyormuydun?
Su etiket makinasina gelince;O gun bende alacaktim.Ama Ailede bir kiside olmasi yeter dedim.
Cigdem gibi bende listemi bir dahaki sefere Türkiyeye getiriim.Kuzenim yapmayacakta kim yapacak??????????
ÖPTÜM

Adsız dedi ki...

Teke gibi bir tarafınız gözüküyor bir de gelmişsiniz türbana laf ediyorsunuz.Görgüsüz ayılar.Yunanistan a yerleş rahat rahat gezdir arkadalarını.

DAMLA dedi ki...

İşte ben sizin gibi terbiyesiz mesajlar yüzünden bahsettiğiniz yazımı kaldırmıştım. Ama bu yazınızı kaldırmayacağım sizin kafanızdaki insanların terbiye sınırlarının olmadığını herkes görsün...

DAMLA dedi ki...

Serap'cım,
evde KURABİYES vardı da niye vermedin?!....
Artık onları yemek için de gelmem gerekecek!!...

Adsız dedi ki...

Sen böyle yazdin ya,allah mi söyletti? Kesin ufukta bir Berlin Ziyateri vardir.....
INSALLAH !!!!!!!!
Sen gel, benim bütün kurabiyelerim senin olsun,yeterki gel.....

DAMLA dedi ki...

Önce sizden bir iade-i ziyaret alalım...

Adsız dedi ki...

yazıyı baştan sona keyifle okudum aldığın şeyler çok güzel bende bayılırım bu tarz şeylere sevgiler kolaylıklar Ebru

evcilkedi dedi ki...

Merhaba Damla,
bublar ayni bizdeki un kurabiyeleri gibi ama iclerinde badem var. Bir de portakal ciceginin cok guzel kokulu bir esansi var, ondan koyuyorlar. Munevver de tarifini sormustu, iyi yapan bir arkadastan aldim, yakinda bloga koyacagim. Ama istersen seni bekletmeden email ile de yollayabilirim.
Sevgi ve selamlar

munevver dedi ki...

Damlacığım,resimler yok ama ne güzel bir yazı olmuş.(Güzel kızları gördüm tabi)..Şimdi yoruma dönünce gördüm.Tülin yazmış.Bu kurabiyeler bize sık sık geliyor Yunanistandan.Kavala Kurabiyesi.Türkiyede de Edirnede bir Kavalalı usta var o yapıyor bir pastanede.Onu da yedik.Aynisi.Ben de Tüline sormuştum.Şimdi onun yazmasını bekliyorum.Ne kadar lezzetli değil mi?
Diğer resimleri de bekliyoruz.Hoşça kal..

DAMLA dedi ki...

Merhaba Ebru,
yazdıklarımı beğenmene sevindim...
Tekrar beklerim :)

DAMLA dedi ki...

Tülin'cim,
kurabiyelerin tadına doyamadan bitti:(
Tarifini bekliyorum...

DAMLA dedi ki...

Münevver'cim,
ben ilk defa yedim bu kurabiyeleri ve çok beğendim.
Tülin tarifi yazdığında hemen deneyeceğim :)

bgm dedi ki...

Damla dönmene sevindim. Bu arada çirkin mesaj ile yaptığın şeyi kesinlikle doğru buluyorum. Sakın arkasını bırakma. Onlara sorsan bizden daha ahlaklı, daha saygılılar. Ama ne kadar oldugunun acık kanıtı..

DAMLA dedi ki...

Begüm'cüm,
bu gibi insanlara birilerimizin haddini bildirmesi gerekiyor... Yoksa bunların arsızlıkları ile başa çıkamayız!...

Adsız dedi ki...

Damla hanım yazılarınızı bende okudum herşey güzel giderken arkadaşınıza şirin gözüküp gerçekleri unutmamanız gerektiğini hatırlatmak istedim.Ben türbanlı değilim ama türban takanlarada (ne yazıkki)demeniz kabul edilir birşey değil türkiye burası unutmayın ayrıcada yurt dışında yaşamış birisi olarak oralarda türban gayet normaldir.Yukarıdaki isimsiz kişiye yazılarınız terbiyesizce demenizden dolayı ayrıca sizi kınıyorum.

Adsız dedi ki...

İsimsiz kişi söylediğiniz kelimelerden dolayı bence damla hanımdan özür dilemeniz gerekiyor, sizi kınıyorum, buşekilde yazmanız doğru değil ,bende kendisine az önce eleştiride bulundum fakat kimse kimseye hakaret boyutta yazamaz.

DAMLA dedi ki...

Meryem hanım,
kusura bakmayın ancak ben türban olayını benimseyenlerden değilim. Bana çok ters geliyor.... Bizim çocukluğumuzda bir hanım yaşını alınca başörtüsü takardı o da dışarı çıkınca. Anadolu kadınının giyim temelinde de türan değil başörtüsü vardır. Türbanı tamamen siyasal anlamda kullandıklarına ve ne yazı ki kadınlarımızn da buna alet olduklarına inanıyorum. Şöyle bir çevrenize bakın islamcı geçinen kesimde kullanılan türbana... Türban giyen kadınlarda öyle bir giyim tarzı oluştu ki kullanıla renk, aşırı makyaj, dar etek... sokakta yürüken bütün dikkati topluyorlar... Şimdi bu mudur başını örtmenin amacı?!...
Haa... bu arada orada yazdığım "... ne yazık ki!..." ifadesini de türban için değil ÇARŞAFLILAR için yazmıştım.
Kusura bakmayın ama LAİK ve ÇAĞDAŞ bir TÜRK kadını olarak bunu asla ama asla kabul etmem!!...

Adsız dedi ki...

Damla hanım cevabınız için tşk,bazı konularda size katılıyorum,başörtüsü yaşlılıkta takılması gereken bir örtü olarak kabul edemem inanç gereği zaten olması gereken birşey,beni üzen konu sadece bu tip insanlar düşünülerek kapalı insanların tamamına maal edilmesi, buşekilde masum insanlarda lekelenmeleri acı birdurum.Amacım burada tartışma falan değil bunu bilmenizi isterim, sizin sayfanınızı devamlı ziyaret eden birisiyim ben, başarılar dilerim.

Adsız dedi ki...

ak koyun kara koyun, 4 kolluya binince sonra da hani isik almayan,pencereleri olmayan, dar yere girince belli olacak. yazik mi olur artik ne olur orasini ben bilemem...

DAMLA dedi ki...

Siz benim için değil kendiniz için hayıflanın Zuhal hanım!...
Ak mı kara mı siz de göreceksiniz...